4 Kasım 2022 Cuma

HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ

 

HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ

( 4 Ekim )

 

Canlılar dünyası ; insanlardan, bitkilerden, ve hayvanlardan oluşur. İnsanların hayvanlarla olan ilişkileri çok eskilere dayanır. İlk çağlarda insanlar, hayvanlardan korkuyorlardı. Hayvanlardan korunmak için evlerini dağların yamaçlarına, kayalıklara kuruyorlardı. Önceleri hayvanları sadece gıda ve yolculuk aracı olarak gören insanların zamanla bakış açıları değişmiş, onlara şefkat göstermeye, evcilleştirmeye ve onlarla dostluklar kurmaya başlamışlardır. İnsanlar daha ilk çağda kedi, köpek, at, koyun, sığır, keçi gibi hayvanları evcilleştirdiler. Evcilleşen hayvanlar, insanların yardımcısı oldu. Bu insanların çizdikleri duvar resimleri bu ilişkinin kanıtıdır.

Kurulan bu sıcak ilişki insanların, hayvanların korunması konusunda birlikte hareket etmeleri fikrini doğurdu. İnsanlar arasında hayvan sevenler gittikçe çoğalmaya başladı. Bu insanların amaçları hayvanlara daha iyi davranılmasını sağlamak, onları korumak, daha sevecen davranılmasına yardımcı olmaktır. Bu düşünceye sahip hayvan sevenler ilk kez İngiltere'de 1822 yılında bir araya geldiler. Hayvanları korumak, insanların hayvanlara iyi davranmalarını ve hayvanların daha iyi koşullarda beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla Hayvanları Koruma Birliği'ni kurdular. Bu hareket daha sonra tüm dünyaya yayılmaya başladı.

Yurdumuzda Hayvanları Koruma Derneği’nin 1908 yılında kurulmasıyla sistemli ve düzenli olarak hayvan sorunlarıyla ilgilenildi. Dernekler kuruldu, konunun önemi gittikçe büyüyor, insanlar yıllardır hayvanlara karşı yapılan haksızlıkların farkına vararak onları korumak istiyorlardı. . Aynı amaçlı dernekler birleşerek Hollanda'nın başkenti Lahey'de Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu'nu oluşturdular. 1931 yılında toplanan bu kuruluş 4 Ekim'i Hayvanları Koruma Günü ilan etti.

Hayvanlar, duyu ve hareket yetenekleri olan canlılardır. Hayvanların sahiplerine bağlılıkları, hayvan sevgisinin doğup büyümesine yardımcı oldu. Pek çok kitapta, filmlerde, sahipleri için canını veren hayvan öykülerini okur, izleriz. Hayvanları seven insanlar, hayvan hastalıklarını iyileştirmek için çalıştılar. Bugün uygar ülkelerde hayvan hastaneleri kurulmuştur. Veterinerler hayvan hastalıklarını belirleyip iyileştiriyorlar. Hayvan hastalıklarına karşı önlem alınıyor. Hayvanları hastalıklardan korumak için aşı yapılıyor.

Başlıca besinlerimiz olan et, süt, yumurta, yağ hayvanlardan sağlanır. Giyeceklerimizin bir bölümü de hayvanların derisinden, yün ve tüylerinden yapılır. İnsan sağlığı için gerekli olan aşı ve serumun yapılmasında da hayvanlardan yararlanılır. Evin kedisi evdeki zararlı böcekleri ve fareleri yakalar. Köpek evimizi ve hayvanlarımızı korur, bize bekçilik yapar. Tavuğun yumurta ve etinden, horozun sesinden, tüyünden ve etinden faydalanırız. At, eşek ve katır gibi hayvanların gücünden faydalanırız, yüklerimizi taşırlar, arabalarımızı çekerler, bizi de taşırlar. Manda, inek, koyun bize süt, et verir. Öküz tarlamızı, harmanımızı sürer, arabamızı çeker. Kafesteki kanaryanın ötüşünü dinlemek, akvaryumdaki balıkları seyretmek bizi dinlendirir. Çiçekten çiçeğe, ağaçtan ağaca dolaşan böcekler, bitkilerin çoğalma olayına yardımcı olur. Çevremizdeki hayvanlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yararlanıyoruz. Kuşkusuz akrep, yılan gibi zararlı hayvanlar da vardır. Bu zehirli hayvanlardan kendimizi korumalıyız.

Hayvanları sevenler, insanları daha içten severler. Hayvan dostları mutlu olmayı sevgide ararlar. Hayvanları koruyalım. Hayvanlara eziyet etmeyelim. Hayvanları sevelim. Onlara yardımcı olalım. Hayvanları Koruma Günü'nde öğrendiklerimizi yaşam boyu uygulayalım.

 

HAYVANLARIN KORUNMASI İÇİN NELER YAPALIM

 

1-       Zor durumda kalmış hayvanları koruyalım. Onların bakımına yardımcı olalım.

2-       Bakımını üstlendiğimiz hayvanların yiyeceklerini, içeceklerini düzenli verelim. Aşılarını zamanında yaptıralım.

3-       Hayvanlara eziyet edilmesi insanlıkla bağdaşmaz. Öte yandan bu davranış yasalarımıza göre suçtur. Bu suçu işleyenleri uyaralım.

4-       Kuşların, karıncaların yuvalarını bozmayalım. Yumurtalarını almayalım. Avlanma mevsimi dışında kesinlikle av hayvanlarını avlamayalım.

5-       Hayvanları korkutmayalım, ürkütmeyelim. Onlara şakadan da olsa eziyet etmeyelim.

6-       Bakamayacağımız hayvanları eve almayalım. Biz almazsak belki bakabilecek biri alır.

7-       Yiyecek artıklarımızı, özellikle ekmeği, çöplüğe atacağımıza yakınımızda bulunan hayvan besleyicilerine verelim.

8-       Sapanla kuş avlamayalım. Avlamak isteyenlere engel olalım.

 

KONUŞMA

 

Sevgili Arkadaşlar!

Hayvanların, insan yaşamında büyük önemi vardır. İlk evcilleştirilen hayvanların köpek olduğu sanılıyor. Sonraki zamanlarda ise koyun, keçi, at, boğa, tavuk ve kedi gibi hayvanlar evcilleştirilmiştir.

Her canlının, doğadaki dengenin korunmasında bir rolü vardır. Soyları bilinçsizce tüketilen canlılardan sonra, doğada büyük sorunlar yaşanmaya başlamıştır. Artık günümüzde, nesilleri tükenmekte olan hayvanları korumak için büyük gayretler gösterilmektedir.

Sevgili arkadaşlar! Hayvanlara işkence yapmak bir insanlık suçudur. Hayvanlara acımayanların, insanlara hiç acımayacağını söylüyor bilim adamları. Zor durumda kalmış hayvanlara mutlaka yardım etmeliyiz. Kuşların, karıncaların yuvalarını bozmak, yumurtalarını almak çok kötü bir davranıştır. Hayvanları korkutup ürkütmek, sapanla kuş vurmak, şakadan da olsa, istemedikleri gibi davranmak da kötüdür. Bakımını üstlendiğimiz hayvanların yiyeceklerini, içeceklerini düzenli vermeli, aşılarını yaptırmalıyız. Yiyecek artıklarını, hayvanlara veya hayvan besleyicilerine vermeliyiz.

Hayvanlara daha iyi davranılmasını sağlamak isteyen İngiliz hayvanseverler, 1822 yılında bir araya gelerek “Hayvanları Koruma Birliği”ni kurdular. Hayvanları koruma amacıyla yurdumuzda açılmış olan ilk dernek, 1908 yılında kurulmuş olan “Hayvanları Koruma Derneği”dir. Dünyadaki hayvan koruma derneklerinin bir araya gelerek oluşturdukları “Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu”, 1931 yılında yaptığı toplantıda, 4 Ekim gününü “Hayvanları Koruma Günü” olarak ilan etti.

Hayvanları Koruma Günü’nün amacı; hayvanlara karşı sevgi ve acıma duyguları uyandırmak, onları korumak ve haklarına saygı duyulmasını sağlamaktır.

Hayvan sevgisi, insandaki yardımlaşma, iyilikseverlik ve sevgi gibi duyguları geliştirir.

Bugün bir hayvanı sevindirmeye ne dersiniz?

 

YUVA

Sordum bir gün arıya

Yok mu senin bir yuvan

Vızıldayıp gösterdi

Bana koca bir kovan

 

Dönüp sordum serçeye

Ya seninki nerede

Cik cik dedi benimki

Dal üstünde tepede

 

Annem bana o akşam

Öğütler veriyordu

Güzel güzel dinledim

Bana şöyle diyordu

 

Senin yuvan ikidir

Biri okul biri ev

Kıymetini iyi bil

Sev onları çok çok sev.

KEDİM

Kedim henüz bir yaşında,

Uyuyor soba başında.

Hem cesurdur, hem de kurnaz,

Bir tıkırtı duyar duymaz,

Uyanır aslan kesilir,

Gözleri volkan kesilir.

O geldiği günden beri,

Bizim evin fareleri,

Damdan, tavandan indiler,

Birer deliğe sindiler.

Koşup yakalıyor hemen,

Yuvasından, deliğinden.

Çıkanları diri diri,

Artık bunlardan hiç biri.

Dolaplarıma girmiyor,

Kitaplarımı kemirmiyor.

Orhan Seyfi ORHON

KUŞLARLA

        Kuşlar uçar,

        Ben koşarım;

Onların kanatları var,

Benim kanadım kollarım.

Kuşlar kanadını çırpar,

Ben de kolumu sallarım…

Uçun kuşlar, uçun kuşlar;

Hepinizle yarışım var!

 

        Uçtu kuşlar,

        Bende koştum;

Koştum yarı yola kadar;

Ta önüme bir uçurum

Çıktı, orda kaldım naçar.

Yoo, çekemem öyle kurum!

İsterseniz, haydi tekrar

Yarışırız…Uçun kuşlar!

Tevfik FİKRET

GÖÇMEN KUŞLAR

Gittiniz hep dizi dizi,

Bıraktınız ülkemizi,

İlkbaharda gene gelin,

Unutmayın sakın bizi.

 

Gelmeden kış, yağmadan kar,

Gidin, gidin güzel kuşlar,

Uzak güney illerinde,

Bol yiyecek, bol güneş var.

 

Türkülerle gidersiniz,

Kim gösterir size yol, iz ?

Ürkütmez mi kalbinizi,

Yüce dağlar, coşkun deniz ?

 

Gökte olup sıra sıra,

Kayboldunuz ufuklarda,

Göçmen kuşlar, güzel kuşlar,

Yine gelin ilkbaharda!…

Zeki TUNABOYLU

 

KUZUM

Mini mini bir kuzum var,

Çayırlarda gezer oynar.

Hep arkamdan koşar, gelir,

Yaramaz pek neşelidir.

       Yanından ayrılsam biraz,

       Hemen yanık yanık meler.

       Kırdaki otlara doymaz,

       Daha ister neler neler.

Şeker, arpa, fıstık, üzüm,

Çok bilmiştir iki gözüm.

Dr. Ali Rıdvan UNAR

SERÇELER

Bir gün gelir, geçer bu geceler

Tırtıllar tırmanır yapraklara

 

Damla damla sızmaz dudaklara

Kalbin kaynağından bu heceler

 

Alnı işleyerek düşünceler

Gözyaşı döker zambaklara

 

Ve üşüşür olgun başaklara

Akşamın dallarından serçeler.

Ahmet Muhip DIRANAS

KEDİM

Ne güzel bir kedisin,

Mırıl mırıl edersin.

Gözlerin ateş saçar,

Seni gören fareler kaçar.

 

Kuyruğunu sallarsın,

Delikleri koklarsın.

Sen de olmazsan eğer,

Evlerde hep fare gezer.

Arife HANCI

TEKİR İLE MİNİK KUŞ

Tekir kedi acıkmış,

Bir ağaca tırmanmış,

Avını düşünerek,

Beklemeye başlamış.

 

Biraz sonra kuş gelmiş,

Kediye "cik, cik" demiş,

Tekir ona acımış,

Minik kuşu yememiş.

Ülker ORDU

 

 

 

 

 

 

NE GÜZELDİR HAYVANLAR

Evimizde yaşarlar,

Elimize bakarlar,

Türlü işe yararlar,

Evcilleşmiş hayvanlar.

       Ne güzeldir tavuklar,

       Folluk dolu yumurtalar,

       Hep bal yapar arılar,

       Ne güzel şu hayvanlar.

Sütlerini içeriz,

Kimisine bineriz,

Öküzle çift süreriz,

Yararlıdır hayvanlar.

       Kılları var, yünü var,

       Süzgün bakar mandalar,

       Kedi, eşek ve atlar,

       Ne güzel şu hayvanlar.

Arabaya koşarız,

Uzun yollar aşarız,

Güçlerine şaşarız,

Ne güzel şu hayvanlar.

       Ormanları süslerler,

       Gece, gündüz öterler,

       Bize, dostluk ederler,

       Çok tatlıdır, hayvanlar.

Hasan ŞEN

RENGİN

Beyaz kedim,

Siyah kedim,

Sarı kedim,

Adı "Rengin" olsun dedim.

      Rengin ablamın adıdır;

      O şimdi kızacak bana,

      Fakat öğretmenim söyledi ya?

      Rengin demek renkli demek,

Bunda ne var gücenecek ?

Lâkin ablam,

Rengin ablam.

Hain ablam.

       Sofra başında dün akşam,

       Astı bana çehresini.

       Belki biraz hakkı vardı,

       Çünkü Rengin onun adı,

Fakat ne var gücenecek;

Rengin demek, renkli demek;

Benim kedim de üç renkli,

Hem de benekli.

       Beyaz kedim,

       Siyah kedim,

       Sarı kedim,

       Adı "Rengin" olsun dedim.

Tevfik FİKRET

LEYLEK

Akşam oldu, sen de yuvana döndün

Ayrı ayrı doyurdun yavrularını.

Artık rahatsın Hacı Leylek

İstediğin gibi takırdatabilirsin

gagalarını!

Hep yollarda mı geçecek ömrün ?

Yazın burda,

Kışın başka yerdesin..

Yuvandan ayrılacağın için mi

Böyle düşüncelisin ?

Nasıl dayanıyor o uzak yola

Zayıf vücudun ,

İnce, uzun bacakların ?

Söyle hangi memlekette geçirecek

O güzelim yazı, yavruların ?

Yalnız biz değiliz seni seven

Bak, ne kadar üzülüyor gidişine

Şu çiçekten çiçeğe konan kelebek.

Baharı erken getir bahçemize

Olmaz mı Hacı Leylek ?…

Şükrü Enis REGÜ

 

ARILAR

Emdiniz arılarım elma çiçeklerini,

Doldurdunuz bahçenin bütün peteklerini,

Şimdi tutun baharın, tutun eteklerini,

Gökte vızıldayarak uçun, uçun arılar.

 

Beyaz beyaz dallara, çiçeklere kondunuz,

Tepelere çıktınız, ovalara indiniz,

Bir bu çiçekten emip, bir bu ota döndünüz,

Haydi tepemden, halka halka geçin arılar.

 

Böğürtlenler içinde altın bir eviniz var,

Odalarınız sarı sarı balla doldular,

Beni de evinize davet edin bu bahar,

Sofranızda bana da bir yer açın arılar.

Ceyhun Atuf KANSU

PAMUK KEDİM

Bir kedim var, yumuk yumuk,

Adı pamuk, kendi pamuk.

          O, cin gibi gözleriyle,

          Mırnav mırnav sözleriyle.

Güzel kedim cana yakın,

Fakat kızdırmayın sakın.

          Öfkelenir birdenbire,

          Kendisini atar yere.

Bir köşeye şöyle siner,

Biraz sonra öfke diner.

          Yaklaşır da yavaş yavaş,

          Sevgi ister, o yumuk baş.

Dostuna dost, aslan kedim,

Gel, mindere yaslan kedim.

Rıfat Necdet EVRİMER

BALIKLAR

Şaşıyorum şu küçük balıklara.

Nasıl yaşıyorlar denizde

Böyle ömürlerinin sonuna kadar ?

Hiç merak etmiyorlar mı yeryüzünü,

Doğan ayı, batan günü ?

Sudan başka yer bilmiyorlar,

Ne mevsimlerin değiştiğinden,

Ne günlerin geçtiğinden haberi var.

 

Kıskanıyorum şu ufak balıkları:

Onların bizim gibi

Ne eli, ne ayağı var!..

Şükrü Enis REGÜ

 

KUZUM

Mini mini bir kuzum var

Tüyleri de pek beyaz

Benimle koşar oynar

Yaramaz mı yaramaz

 

Gözleri iki kömür

Ağzı sanki pembegül

Sıçrayışı ne ömür

Bağlıdır ona gönül

MEHVEŞ’İN ADALETİ

KELEBEK

Yel estikçe uçuşan

Yapraklara benziyor.

Durmadan yorulmadan

Daldan dala geziyor.

Kanatları ipektir,

Bozulur dokununca.

Sanki canlı çiçektir,

Açar bahar olunca.

 

Ben onu çok severim.

Koşup tutmak isterim.

Fakat kaçar yaramaz,

Uçmadan yaşayamaz.

Hasan Ali YÜCEL

Ahmet gördü bir koru,

Düştü gönlü hevese,

Tuttu bir dişi kumru,

Koydu onu kafese.

       Küçücük kız kardeşi,

       Dedi; “ver onu bana!”

       Severdi o Mehveş’i,

       Dedi; “Al olsun sana!”

Kumrunun eşi akşam,

Boş bulunca yuvayı,

Ah çekti buram buram,

Aradı hep ovayı.

       Sonra buldu dostunu,

       Mehveş’in duvarında,

 

       Geldi serdi postunu,

       Kafesin kenarında.

İki eş, gündüz, gece,

Konuşur, sevişirdi,

Mehveş dedi; iyice

Bir zalimim ben, şimdi:

Eşini ettim esir,

Yoldaşı gelmiş ağlar,

Yarab bu insan nedir ?

Niçin kuşları bağlar ?

       Bu sözleri söylerken,

       Açtı küçük zindanı,

       İki kuş uçup birden,

       Boyladılar ormanı.

Ziya GÖKALP

 

 

KİRPİCİK

Nereden gelmiş, niçin gelmişse,

Bir kirpicik gelmiş sokağımıza.

Herkeste bir merak, bir telaş,

Sorup duruyorlar “Ayol bu da ne?

Bir fenalık yapmasın sakın,

Başını çıkarıyor, bakın, bakın...”

 

Elbette çıkaracak başını,

Bunda şaşılacak ne var!

Kirpi olduysa n’olmuş sanki,

Hep tostoparlak mı dursun,

Hep yer altında mı otursun,

Onun hakkı yok mu ?

Bu sokaktan geçmeye,

Salına salına gezmeye.

 

Haydi git yuvana dost kirpicik, haydi git

Hiç korkma.

Bizim olduğu kadar da senindir,

Bu güzel dünya.

Hasan Latif SARIYÜCE

KÜMES HAYVANLARI

Tavuklar haykırıyor,

Gıdak gıdak, gıt gıdak,

Nasıl boyun kırıyor,

Şu çapkın horoza bak.

 

Baba hindi kabarmış,

Ne büyüklük, ne gurur.

Hep kendini yaz ve kış,

Böyle metheder durur.

 

Yine yalpa vurarak,

Dolaşıyor ördekler,

Su başında durarak,

Karşıya yüzecekler.

Yaşar Nabi NAYIR

KANADI BENEK BENEK

Kanadı benek benek

Ufacık bir kelebek

Konmuştu papatyaya

Papatya pek haindi

Birdenbire silkindi.

Onu düşürdü suya

Islanınca kanadı

Kelebek uçamadı

Mahkum oldu ölmeye

Bir arı geçiyordu

Hain çiçeğe sordu

Niçin öldürdün diye

Bunu yapıp vesile

O sivri iğnesiyle

Geldi üstünde kaldı

Emerek derin derin

Boğulan kelebeğin

İntikamını aldı.

YARARLI HAYVANLAR

Çevremizde dolaşır,

Çeşit çeşit hayvanlar.

Bizlere pek çoğunun,

Sayısız yararı var.

       Kedi, fare yakalar,

       Bazen de eğlendirir.

       Kuşlar ötüşleriyle,

       İç açar, neşe verir.

Sadık köpeklerimiz,

Bekçidir bahçemizde.

Kümes hayvanları çok

Yarar, beslenmemize.

       İnek, koyun süt verir,

       Doyarız etleriyle.

       Koyun, keçinin yünü,

       Bizi ısıtır böyle.

At, sığır, keçi de pek,

Faydalı yaratıklar.

Bir de deniz ürünü,

Taze, güzel balıklar.

Vefa ÇAĞAN

 

GÜZEL SÖZLER

·         Karıncadan ibret al, yazdan kışa hazırlan.

·         Kedi beslemeyen, fareleri besler.

·         Arı bal alacak çiçeği bilir.

Hayvanlar en uysal dostlarımızdır.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder